Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci, girip aşılarının tedariki konusunda geç kalındığını ve aşı ihtiyacının yüzde 10 seviyelerinde sunulduğunu söyleyerek yaklaşan kış ayında artacak olan grip vakaların Covid-19 belirtileri ile benzerlik göstermesi dolayısıyla hastanelerin iş yükünün fazlasıyla artacağına dikkat çekti. Demirci, “Grip ve Covid-19 salgını hemen hemen birbirine benzer belirtiler gösteriyor. Bu durum sağlık çalışanlarının iş yükünü arttıracak ve vatandaşlarda da bir tedirginlik yaratacaktır. Temin edilen aşı miktarının arttırılarak acilen vatandaşa sunulması önem arz ediyor” dedi.  

“GRİP AŞISI ZAMANINDA VE YETERİ ORANDA ULAŞTIRILAMADI”

Türkiye’ye grip aşılarının zamanında ve yeteri oranda ulaştırılamadığını söyleyerek Covid-19 salgın sürecinde de bu sebepler dolayısıyla hastanelerin hasta yükünün artış göstereceğini söyleyerek yetkililere uyarılarda bulunan Demirci, “Türkiye grip aşıları konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hem ülkenin ihtiyacı olan grip aşılarının kotası yakalanamadı hem de çok geç kalındı. Bu yıl dünya olağanüstü bir süreçten geçiyor. Aşıya olan talep de kat be kat arttı. Bilim insanlar aşının alınmasını öneriyor. Gerek hastanelerin yükünün arttırılmaması için gerekse de insanların salgın sürecinde direncinin oluşması için bu aşılara ihtiyaç var. Girip ve Covid-19 birbirine çok benzer hastalıklar. Önümüz kış ayı. Kış ayının gelmesi ile birlikte gribal enfeksiyonlara bağlı Covid-19 riski ile hastaneler dolup taşacak. Hastanelerin yükü fazlasıyla artacak” açıklamalarında bulundu.

“GRİP AŞILARI VERİLİRKEN DE KRONİK HASTALIK DURUMLARINA GÖRE KISITLAMAYA GİDİLECEK”

Grip aşılarının yeteri oranda ülkeye getirilemediği için aşıların halka sunulacağı zaman da kısıtlamalara gidileceğini dile getiren Demirci, “Şu anda Türkiye’ye ihtiyacı olan aşı miktarının sadece yüzde 10’u kadar bir aşı getirildi. Aşı şu ana kadar vatandaşa sunulmadı. Önümüzdeki hafta aşılar vatandaşa sunulur diye düşünüyoruz ancak dediğimiz gibi fazlasıyla geç kalınmış bir süreç. Bu aşılar vatandaş sunulurken de yine kısıtlamaya gidilecek. Yani işin aslı hasta ayrımına gidilecek. Aşı az olduğu için örneğin denilecek ki kronik kalp hastası isen sana aşı var ancak tansiyon hastası isen sana aşı yok gibi. Hem yeteri kadar aşı getirilmedi hem de süreç olarak çok geç kalındı. Normal şartlarda Eylül ayının 15’i itibarıyla grip aşılarının hastalara sunulması gerekiyordu” diye konuştu.

“SOĞUYAN HAVALAR DOLAYISIYLA KAPALI ORTAMLARDA SALGININ YAYILIM HIZI DA ARTACAKTIR”

Havaların soğumasıyla birlikte daha fazla kapalı ortamlarda yaşanılacağı için salgın enfeksiyonlarının daha hızlı yayılım gösterebileceğini dile getiren Demirci, “Kış ayının gelmesi ile birlikte havaların da soğuması ile birlikte kapalı alanlarda yaşamaya başlayacağız. Kapalı ortamlarda bilindiği üzere hastalıklar çok daha hızlı yayılım göstermektedir. Bu sebeple Kuzey Yarım Küre ülkelerinde görüldüğü üzere vaka oranları da artmaya başladı. Bu sebep dolayısıyla gerek hastanelerin iş yükünü arttırmamak gerek insanların olası Covid-19 salgınına karşı vücut direncinin yükselmesi için daha fazla aşıya ihtiyaç olduğu net bir gerçektir” dedi. 

“DESTEK ÜRÜN DİYE ALINIP İLAÇ OLARAK SATILIYORLAR”

Marketlerde ve aktarlarda  ilaç değil vitamin, mineral, gıda takviyesi, bağışıklık güçlendirici adı altında satılan ürünler hususuna da dikkat çekerek temelinde ilaç olan ürünlerin satışlarının yanlışlığına da değinen Demirci, “Marketlerde, aktarlarda satılan ürünler ilaç değil vitamin, mineral, gıda takviyesi, bağışıklık güçlendirici adı altında satılan ürünler. Ancak temel olarak baktığımızda bunlar etken madde içeriyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izin alındığı için bu ürünlerde ilaç gibi bir takım denetimler gerçekleştirilmiyor, uyarılar yok, geri bildirimler yok. Bunlar olmadığı için de ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Bu ürünlerin içindeki bazı maddeler masum gibi gösteriliyor ancak ciddi yan etkiler oluşturabiliyor. İlaç gibi denetim mekanizmaları olmadığı için içerisine konulan etken maddelerin miktarları tartışılabilir. Biz eczacılar olarak bu ürünlerin marketlerde satılmasına karşı olma sebebimiz şu. Bu ürünler sonuçta ruhsat alınırken vitamin, besin takviyesi diyerekten ruhsat veriliyor ama vatandaşa sunulurken sağlık beyanı ile sunuluyor. Bunu alırsanız Covid-19’a karşı daha güçlü olursunu, bunu alırsanız kan değerleriniz yükselir, tansiyonunuz düzelir, kan değerleriniz düşer gibi beyanlarda bulunuyorlar. Bugün bu ürünlerin prospektüslerine baktığımızda böyle bir şey yok. Baktığımızda diyabetteki glikoz seviyesini düşüren etkenler ilaçtır. Tedavi amaçlı kullanılır” açıklamalarında bulundu.

“BU ÜRÜNLERİN MUTLAK SURETLE SAĞLIK BAKANLIĞI TARAFINDAN RUHSATLANDIRILMASI GEREKİYOR”

Marketlerde ve aktarlarda ek takviye adı altında satılan ilaç içerikli ürünlerin insan sağlığı için ciddi riskler de yaratabileceğine değinen Demirci, “Yine market gibi noktalarda ilaç denetimleri olmadığı için bu ürünlerde tıbba ait logolar kullanıldı. Bizim eczane logolarımızın benzerini kullandılar.  Ürünlere sağlık havası verdikleri için insanlar yanlış anlıyor. Bunun Avrupa örnekleri var. Dünya örnekleri var. Ciddi satışlar yapıldı ve buna bağlı ölümler gerçekleşti. Türkiye’de de sağlık okuryazarlığı maalesef düşük olduğu için bu ürünler Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılsın istiyoruz.  Bu ürünlerden bazılarının mutlaka ama mutlaka eczacı kontrolünde satılması gerekiyor” dedi.  (AHMET ATMACA)