Eylül itibarıyla öğrenciler için yeni bir dönem başlıyor. Hem aileleri hem de öğrencileri uzun bir tatilin ardından yoğun bir dönem bekliyor. Çoğu ebeveyn okula adaptasyon süreci için hazırlıklara başladı bile. Peki adaptasyon süreci hakkında bilmeniz gerekenler neler? Çocuk ve Ergen Psikoloğu Gamze Gülsoy adaptasyon süreci ile ilgili hem öğrenciler hem de ebeveynler için önemli önerilerde bulunuyor.
Öğrenciler uzun bir tatil sonrası yeniden eğitim ve öğretim hayatlarına devam edecekler. Yaz tatili boyunca okul döneminde gerçekleştirdikleri tüm rutinleri değişti. Dolayısıyla tüm öğrenciler için tatil dönüşü yeniden rutinlere dönmek zorlayıcı olabiliyor. Erken yatıp erken uyanmak, ödevlerin takibi, arkadaş ilişkilerini yürütmek, öğretmenlerle iletişim, kılık kıyafet düzeni gibi sorumluklara tekrar adapte olmaya çalışacaklar. Bu sebeple okula uyum çoğu öğrenci için zorlayıcı olabiliyor. Bu süreçte farklı yaş gruplarında farklı süreçlerin ilerlediğinden bahseden Moodist Hastanesi’nden Çocuk ve Ergen Psikoloğu Gamze Gülsoy, anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerinin okula ilk kez başlamaları sebebiyle biraz daha zorlanma yaşadıklarını belirtiyor. Psikolog Gülsoy şöyle devam ediyor: “Ebeveynden ayrılmak, uzun saatler ev dışında olmak, ödev yapmak ilk defa öğrenci olacak çocuklar için alışması zaman alan bir durum olabiliyor.”
Zorlanma yaşayabilecek diğer bir yaş grubunun ise sınava hazırlanan öğrenciler olduğunu söyleyen Gülsoy, LGS veya YKS’ye hazırlanacak öğrenciler için sürecin çoktan başladığını belirterek şöyle devam ediyor: “Bu yaş grubu için okul rutinine tekrar dönmek ve aynı zamanda sınav öğrencisi olmak kaygı seviyelerinin artmasına neden olabilir. Bu nedenle ortaokul ve liseye yeni başlayacak öğrencilerin de farklı arkadaş ve öğretmenlere alışmak, kendini ortamda güvende hissetmek için zamana ihtiyaçları olacaktır.”
“Zamana ihtiyaç var”
Adaptasyon sürecinin her çocuk için farklı süreçleri olduğundan bahseden Psikolog Gamze Gülsoy, okula uyumun problem olarak değerlendirilmesi için zamana ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. Gülsoy konuyu şu şekilde değerlendiriyor: “Okulların açılması ile birlikte ilk aylar biraz daha zorlanmalar görebiliyoruz. İlk birkaç ay sonunda halen uyum sorunu yaşayan öğrenciler için bu durum bir sorun olarak değerlendirilebilir. Okula beklenen şekilde devam edebilen çocuklar elbette ki var, yani her çocuk aynı sorunu yaşıyor diyemeyiz. Burada, çocuğun daha önceki dönemlerde zorlanma yaşayıp yaşamadığına dikkat etmek gerekiyor. Geçtiğimiz öğretim döneminde de sorun yaşayan çocuğun tekrar sorun yaşaması risk faktörü olabilir. Aynı şekilde özdenetim ve ayrılıkla ilgili zorlanan çocuklar için süreç biraz daha zor geçebiliyor.”
“Doğru bilinen bir yanlış”
Okula adaptasyon sürecinde küçük yaştaki çocukların daha fazla sorun yaşadığı düşünülebiliyor, Psikolog Gamze Gülsoy bunun doğru bilinen bir yanlış olduğunu belirtiyor. Küçük çocuklarda adaptasyon sürecinin daha zorlu olduğunun düşünülmesinin, çocuğun yaşından dolayı verdiği tepkilerle ilişkili olabileceğini söyleyen Gülsoy, “Örneğin daha fazla ağlaması, evden çıkmak istememesi gibi davranışlar yani çocuğun dışarıdan görünen tepkisel davranışları sebebiyle uyum sorunun yalnızca küçük çocuklarda olduğunu düşündürebiliyor. Bunun aksine ergenler de okula uyum konusunda fazlaca zorlanabiliyor. Okul reddi tam da ergen yaşlarda karşımıza çıkıyor. Okuldan kaçma, sorumlulukları kasten yerine getirmeme, öfke patlamaları, arkadaş ve öğretmen sorunları da okula uyumda zorlanma olarak değerlendirilebilir.”
Bazı belirtilere dikkat
Okula adaptasyon sürecinde sabırlı olmanın ve bu durumun zaman gerektirdiğini bilmenin önemli olduğunu söyleyen Psikolog Gamze Gülsoy, “Öğrenciler gibi ailelerin de yeniden bu rutinlere alışması zor olabilir. Örneğin akşam programlarının okul dönemi sebebiyle yeniden düzene girmesi aileler içinde zorlayıcı olabilir. Yani süreç hem çocuklar hem de aileler için zor olabiliyor. Bu nedenle birkaç ay bekledikten sonra okula uyumda zorlanan, okulu reddeden, alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme, öfke patlamaları, ağlama krizleri gibi sorunlar ile karşılaşıldığında uzman desteğine mutlaka başvurulması gerekiyor” diyor.
Editöre Not: Özel Moodist Hastanesi, Şubat 2016’dan bu yana, 10 bin 200 metrekare kapalı alana sahip, 8 katlı modern binasında hizmet veriyor. Moodist, 75 yatak kapasitesi, suit ve konforlu hasta odaları, erişkin ve çocuk poliklinikleri, bağımlılık, kadın ruh sağlığı, acil psikiyatri bölümleri ve tüm psikolojik tanı testleriyle ruh sağlığına yönelik bilim ve teknolojinin gerektirdiği koşulları sağlayan, insan odaklı, tam teşekküllü özel bir psikiyatri hastanesidir. Moodist’in akademik kimliğe sahip profesör, uzman psikiyatr ve psikologlardan oluşan tedavi kadrosunda ayrıca; nöroloji, anestezi, iç hastalıkları uzmanı, diyetisyen ve tecrübeli sağlık personeli de bulunuyor.