10 Şubat 2016 tarihinde Kamu Genel Sekreterliği bünyesinde faaliyet gösteren hastanelerdeki “KAYIP HARCIRAHLAR” başlığı altına yazdığım yazı üzerinden tam 62 gün geçti. Sorumsuz ve duyarsız bir tavır ile ne Kamu Genel Sekreterliği nede ilgili kurumlardan bir açıklama gelmedi.

Gelmediği gibi de yazılan yazıda bahsi geçen yolsuzluğu araştıracaklarına hepsi birden gazeteciye “bu bilgiyi kim verdi” diyerek haber kaynağının peşine düştü.

O paraları afiyetle cukka edenler ve buna göz yumanlar için tüm mesele, haberin doğru olup olmadığı değil, haberi basına sızdıranların kim olduğu şeklindeydi!..

Peşine düştüler bu haberi sızdıranların… Bulduklarında madalya verip ödüllendirmeyeceklerdi elbette, cezasını vereceklerdi… En ağırından hem de!..

Pes doğrusu!

Aramaya başladılar… Çünkü onlarda biliyorlardı ki, namuslu adamlar bunları öğrenirse, arkası gelir. “Bulup ortaya çıkartalım aramızdaki haini” deyiverdiler!

Geçen zaman içerisinde yapılanlara bakılırsa yapan değil, yazan suçlu… Tabi ya neden olmasın?

Çok iyi biliyorum. Yazı ilk yazıldığı günlerde bayağı bir telaş vardı adı geçenlerde hatta Sayın Kamu Genel Sekreteri’miz bile yazıdan 45 gün önce bilgisi olduğunu söylemiş, ama ne yapılmış ne yaptılar orası tam bir kapalı kutu…

Üzerine gitmeden dürüst idare ve zihniyetle ilgililerin veya ilgililerin atamasını yaptıranların bu konuda gerekli açıklama ve yaptırımları yapacağı inancı ile bekledim ama maalesef yaptırımlar bize uygulandı hep!.. Kamu Genel Sekreterliği bünyesinde olay kapatıldı ve yazıyı yazanla bilgiyi verenlerin peşine düşüldü.

Ehh doğrusuda bu olmalıydı zaten, öyle değil mi?

Biz aslında, bunları yazdıktan sonra, İlgili makamların fazlasıyla zarar görmemesi ve rencide olmaması açısından üzerine gitmeden bekledik ki gerekeni kendiler yapsın. “Varan 1” diye yazmamız ikazdı. Anlaşılan o ki “Varan 5” de yazsanız, o zihniyette “Biz yaparız, biz yaptırırız, yaptığımız da yanımıza kar kalır” düşüncesi hakim.

Eğer bu düşüncedeyseniz HODRİ MEYDAN…

Bir makama atanan yetkili, kim olursa olsun, o koltuğa oturan insan, devletin hak ve çıkarları için atanmıştır. Arkasında da kim olursa olsun, onu kim bu göreve getirirse getirsin, ne çevresi nede ailevi yakınlarına bulunduğu makamı kullandıramaz, faydalandıramaz hiçbir siyasi vekil ve kurumda bunu savunamaz.

Bu yazı düğümün başlangıç noktası olarak yazıldığı için bu çaba bu gayret kapatmak yönünde oldu galiba susturalım daha başka yolsuzluk ailevi kayırmalar ve yandaş uygulamalar aleni olmasın düşüncesinden olsa gerek.

Ayrıca yapılan adam kayırma kadrolaşma ve yapılan ihaleler doğrudan alımların hangi firmalara nasıl yönlendirildiği firmanın ortaklarının yakınlığını bu güne kadar kurumun ve ilgili siyasi kadronun rencide olmaması için yazmayışımız cesaretlendirmiş olsa gerek fakat ilgili firma ve ortakları kamu genel sekreterliğinde yapılan tüm alımların ne şekilde yapıldığını denetleyecek ve hasır olmayacak araştırmalarında yapılacağını sizde bende biliyorum. kadrolaşma had safhada devam etmekte çünkü il sağlık müdürlüğü ve halk sağlığı ila kamu genel sekreterliğinin bir çatı altına birleştirilmesi düşüncesi gerçekleşmeden şimdiden taşlar yerine konma mücadelesi yapılmaktadır.

Ben gazetecilik yaptım yazdım sizde idareci olun temizleyin kapatmayın açın…

Ama eğer ki makamlarınızın ve arkanızdakilerin gücüne güvenerek sırtımız sağlam mantığı ile yürüyorsanız ki ben anlam veremiyorum yinede şuna inanmak istiyorum ki ne vekil ne iş adamları nede siyasi kurumlar bu mantıkla hareket etmezler.

Bunu varan iki olarak kabul etmeyin.bekleyin