Tarihin sayfalarında çeşitli dönemlerde salgın yaşanmıştır. Ama dünyayı ayaklandıran bu Koronalı günler özel olarak adlandırılacak gibime geliyor tarih sayfalarında.
2019 sonlarında Çin’de ortaya çıkan bir virüs konuşulmaya başlandı. Çok geçmeden Avrupa’ya yayıldı. Biz ülke olarak tedbirimizi aldık denildi. Umreye gidenler bile engellenmedi. Umreden dönenler önce önemsenmedi. Hatta bizler gidip gelenlere hoş geldine gittik. Ama iş bununla bitmedi. Korona ülkeye girmeye başlamıştı. Umreden gelenler artık öğrenci yurtlarında karantina altına alınmaya başlandı. En tehlikeli yaş gurubu olarak gösterilen 65 yaş üstü vatandaşlara sokağa çıkma yasağı konuldu. Dünyada hemen hemen virüsün etkilemediği ülke yok gibiydi. Okullar kapanıyor, toplu yaşam alanları, toplu taşımalar için önlemler alınıyordu. 21 Mart tarihinde İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak “65 yaş üzeri ve bağışıklıklı sistemi düşük ve kronik akciğer hastalığı olanlar saat 24.00 itibariyle ikametlerinden dışarı çıkmaları açık alanlarda parklarda dolaşmaları seyahat etmeleri sınırlandırılarak sokağa çıkmaları yasaklandı” denildi. 15 Marta çıkmamız söylenince biz zaten evlere kapanmıştık. Artık her gün gözümüz kulağımız televizyonda. Kaç kişi hastalandı. Kaç kişi öldü. İyileşen var mı? Yeni yeni sloganlar televizyonların üst köşesinde yazılmaya başlandı. Özel reklamlarla “Kamu spotu” bizlere el hijyeni öğretildi. “Evde hayat var” “ Hayat eve sığar” “Koronavirüs salgınında ölüm riski yaş yükseldikçe çok artıyor”, “Bugünlerde çınarlar kolay devriliyor dışarı çıkmayın”…
Yaşanan salgın gerçekten ürkütücüydü. Salgının biran önce engellenmesi için sıkı tedbirler alınmıştı ve tüm vatandaşların alınan kararlara titizlikle uyması gerekiyordu. Bakan Fahrettin Koca, her gün televizyonlara çıkarak uyarılarda bulunuyor önlemlere uyulmaz ise salgının hızla artacağını söylüyordu. Gözümüz korkmuştu. İlla da 65 yaş üstü deniliyor başka bir şey denilmiyordu. Cumhurbaşkanımız da sık sık bizi uyarıyor. Emeklilere maske ve kolonya yollanacağı söyleniyordu. Beklemeye başladık. Emekli arkadaşlara telefonla soruyorduk maskeniz geldi mi diye. Bazı arkadaşlar gelmişti. Eşim ve ben emekliyiz ama bize gelmedi. Birçok emekliye gelmediği gibi. Evde kaldığımız günler uzamaya başladıkça sıkıntılı günler artmaya başladı. Elimizde telefon karşımızda televizyon. Çocuklar görüntülü ararlar şimdi diye bekleyişler…
Arayınca mutluluk içinde sinema izler gibi torunları izliyoruz telefon ekranında. Arkadaşlarla konuyoruz sıkıntılarımızı paylaşıyoruz. Birbirimize teselli cümleleri kuruyoruz. Çok şükür ayaktayız. “Hapiste olanları düşünelim çok şükür biz evimizdeyiz” hep şükretme yolunu bulduk. Ama bu da bir yere kadar. Nihayet bir müjde geldi. 10 Mayıs Pazar günü 11.00 ile 15. 00 saatleri arasında yürüme mesafesi ile sınırlı olmak kaydıyla sosyal mesafe kurallarına uyarak maske takmak kaydıyla dışarı çıkma izni verildi. Çocuklar gibi sevindik.10 Mayıs sabahı uyandık kahvaltımızı yaptık giyindik. Saatin 11 olmasını büyük bir heyecanla bekliyoruz. Saat 11.00. maskemizi taktık. Eldivenler giyildi. Suyumuzu aldık… Çünkü her yer kapalı olacak. Anneler Parkına doğru yürüdük. Araba yasak. Evine yakın park olmayan insanlar nerede yürüyecek…
65 yaş üstü insanlarımızın pek çoğunda diz ağrıları var. Yürümeleri sorun oluyor. Oysa araba kullanımına izin verilse parklara kadar araba ile gidilip park içinde dinlenerek yürüyebilirler. Bunları düşüne düşüne anneler parkına ulaştık. Parklar ne kalabalık. Herkes dışarıda olmayı ne kadar da özlemiş. Özgür olmayı…
Uzun süredir görmediğimiz dostlar arkadaşlar hepsi orada. Mesafeyi koruyarak konuşmalar sohbetler… Herkeste bir sevgi patlaması yaşadık. Saatimiz doldu. Koğuşumuza dönme zamanı. İsteksizce herkes evinin yolunu tutuyor. “ geç kalmayalım sonra maaşımız cezaya yetmez. 3 bin 150 TL” esprileri yapılıyor. 17 Mayıs’ta ikinci kez çıktık. Ama bu defa o heyecanı yaşamadık. 23 Nisanları, 1 Mayısları evde geçirmek de bizim yaş gurubunu üzmüştü. Çünkü bizler vatan millet selvalısıyız. Bayramlar coşkuyla kutlanmalı.
Evde kalma bunalımları artmaya başlıyor. Üstelik diz ağrıları, eklem ağrıları hareketsizlikten çoğalmaya başladı. Kaslarımızzayıfladı. Ruh sağlığımız bozulmaya başladı. 24 Mayıs ramazan Bayramı: İlk kez seni kimsenin ziyaret etmeyeceği kimseye bir fincan kahve dahi ikram edemeyeceğin bir üzüntü daha yaşıyoruz. 65 yaş üstü vatandaşlar hani vebalı gibi görülen bizler var ya duyarlıyız memleket meselelerine. İşsiz kalan gençlere üzülüyoruz. Kapanan işyerlerine üzülüyoruz. Evine ekmek götüremeyenlere, fatura ödeyemeyenlere, evde yalnız kalıp ihtiyaçlarını giderek kimsesi olmayan yaşıtlarımıza üzülüyoruz. Ekonomiye üzülüyoruz. Çarpık yapılaşmaya üzülüyoruz. Doğal güzelliklerin bozulmasına tarım ve hayvancılığın yok olmasına, Koronadan hayatını kaybedenlere… her şeye üzülüyoruz… elimizden bir şey gelmemesine üzülüyoruz. Sağlığımız bozuluyor…
Kaybettiğimiz yakınlarımızın, dostlarımızın yanında olmadığımız için üzülüyoruz. Ölümün acısını içimizde hissediyoruz. Özgürlüğümüz elimizden alınmış gibi hissediyoruz. 65 yaş üstü vatandaşlarımızın çoğu devlet memuru. Devlet memuru adabı ile kurallara uyan insanlar. Çalışmamış olsalar bile bu yaş gurubu insanlar suç işlemeye, kurallara uymamaya utanırlar. Bu yaş gurubu insanlar kendilerini koruduğu gibi çevreyi de koruyabilecek tecrübedeler. Bu nedenle dışarıya çıkma özgürlüğü verildiğinde kurallara uymamak gibi bir aykırılığımız olamaz.
Evet yetkililerden rica ediyoruz. Artık bizlerin de ihtiyaçları olduğu düşünülmeli. Hiç değilse haftanın iki güç günü yine belirli saatlerde olsun ona da razıyız. Dışarı çıkmamız sağlansın. Lütfen isyanlarımız artıyor… Araba kullanma yasağımız kaldırılmalı. Kendimizi işe yaramaz hissetmeye başladık. Oysa biz geçmişin temelleriyiz. “Geçmişi olmayanların geleceği de olmaz” demişler. 1 Haziran normalleşme başladı. 65 yaş üstü esnaflara iş sahiplere çalışma izni çıktı. Devleti yönetenlerin çoğu 65 yaş üstü…
Bu kuşak ömrünü vatanına milletine hizmet ederek yaş almıştır. Kurallara saygılıyız. Virüsü yayanların biz olmadığımızı bizim sağlığımız için alınan önlemler olduğunun farkındayız
Koronalı günler boyunca emeği geçen tüm sağlık ekiplerimize çalışanlarına sonsuz teşekkürler. Ülkemizin ve dünyanın en kısa zamanda sağlıklı günlere dönmesi dileği ile sevgi ile kalın.