Uzun bir okul döneminden sonra yaz tatilinde çocuklarımızdan çokça duyduğumuz sözlerin başında “Canım sıkılıyor anne” geliyor. Çocuklar elbette sıkılacaklardır. Önemli olan her canı sıkıldığında ona önerilerde bulunmamanızdır. Her sıkıldığında siz çözüm üretirseniz onların düşünmelerine fırsat vermemiş olursunuz. Sizler çözüm ürettikçe onları can sıkıntısının faydalarından mahrum etmiş olursunuz. Nasıl mı? Uzmanların önerisine göre canı sıkılan bir çocuğa biraz süre verirseniz yapabileceği aktiviteleri düşünmeye başlayacaktır. Hayal gücünü kullanarak yeni fikirler üretmeye çalışacaktır. Hiç oynamadığı oyunları tasarlayacaktır. Böylelikle can sıkıntısı çocuğun hayal gücünü harekete geçirerek yaratıcılığını ortaya çıkaracaktır. Tabiki farklı düşünen anneler olabilir.  “Küçük yaştaki çocukları oyalamak bize düşer” diye … Oysa ki küçük yaşlarda kendi kendini eğlendirebilmeyi, boş zamanlarını değerlendirebilen bireyler yetiştirebilirsek büyüdüğünde anne baba olarak rahat ederiz. Küçük yaşlarda geliştirmeye başladığı iç denetim ömür boyu onunla kalacak her zaman yeniliklere açık olacaktır. Eğer çocuğun her sıkıldığında alıp gezdirirsek eline tablet telefon verirsek aktiviteler önerirsek o çocuk hiçbir zaman neyi sevip sevmeyeceğini bilemez. Nedeni; ona sunulan oyunlar aktiviteler hep anne babanın istekleri doğrultusunda olmuştur. Sıkılmalarına izin verirsek kendi beceri ve yeteneklerinin sınırı nedir onu keşfetmiş olacaktır. Kısaca çocukların canının sıkılması normal hatta onların gelişimi için faydalı bir zaman dilimi olduğunun farkına varmalısınız.

Sevgili anne babalar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın şu açıklaması çok hoşuma gitti. Sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğitimin haps olduğu sınıflardan çıkarılıp ait olduğu yere eve, bahçeye, sokağa, doğaya, kente kısacası hayatın içerisine çıkartılması gerektiği belirtilmiş. Çocukluğun sınavları değil, hayata hazırlanan bir dönem olduğu bilinciyle yaz tatili önerilerinde bulunulmuş. Çocukların hayatı ekrandan izlemeyi bırakıp hayatın içine girmelerini istediği için şu tavsiyelerde bulunulmuş. Aynen yazıyorum.

“Bu etkinliklerle çocuklarımız ürettikleriyle kapasitelerinin farkına varsın. Başarılarını kendi çabaları ile mümkün olacağını öğrensin diye bir çiçek büyütmesini, bir yemek yapmasını istedik. Yaptıklarının bir sonucu olduğunu ve ortaya çıkanda pay sahibi olduklarının farkına varsınlar diye reçel yapmalarını istedik. Yaratıcı ve sanatsal yönlerini ortaya çıkartmaları için hikaye yazmalarını, resim yapmalarını istedik. Kendilerini ifade ederek sosyal iletişim sağlamak için röportaj yapmalarını aile büyüklerini ziyaret etmelerini istedik. Problem çözme yeteneklerini geliştirmeleri için ilk yardım detayı, düğme ve sökük dikmeyi, doğada yön bulmayı öğrenmelerini istedik. Kendini ve yaşadığı dünyayı tanıması için doğa yürüyüşü yapmayı, kitap okumayı, kuşları gözlemlemeyi öğrendik. Fiziksel gelişimleri için top oynamalarını tepeye tırmanmalarını istedik. Farklılıklar karşısında hoşgörülü olmaları için başka dillerde selamlaşmayı ve teşekkür etmeyi öğrenmelerini istedik”

Liste uzun. Güzel öneriler. Bende istiyorum ki aynı mahallede aynı apartmanda insanlar birbirlerine selam versin, günaydın desin, büyükler nefret dilini bıraksın ki küçükler hoşgörüyü öğrensin. Listedeki diğer önerilerden bazıları şöyle; Anne babalar çocukluk anılarını anlatın, ip baskısı yapın, oklardan düdük yapmayı öğretin, birlikte evinizi temizleyin, bisiklete binin. Satranç oynayın, ip atlayın, bir tekerleme öğrenin, şiir öğrenin,  bir makine cihazını sökerek parçalarını yerine takın. İhtiyaç sahiplerine birlikte yardım edin, takı tasarlayın…

Öneriler gerçekten çok güzel. Dileğim müfredatımızın bu dilekler ve istekler doğrultusunda hazırlanarak uygulamaya konulmasıdır. Bunların uygulanabilmesi için de ülkemizdeki tüm okulların eğitim öğretim dengesinin eşitlenmesi gerekmektedir.

Anne babalarımıza kolay bir yaz tatili diliyorum. Biliyorum ki çocukları mutlu etmek ve oyalamak zamanımızda çok zorlaştı. Sabır ve sevgi bu  zorlukları yenmemizde bize yardımcı olacaktır. Tekrar iyi tatiller sevgi ile kalın.