“Dalgalansın her tarafta, Şanlı Türk’ün Bayrağı!
Korumaktır ve yüceltmek, azmimizle bu toprağı!
Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel Cumhuriyet.
Milletim öyle demişti, ya ölüm ya hürriyet.”
Evet “ Ya ölüm ya hürriyet” diyerek Türk Milleti’nin dayanışma içinde kazandığı Kurtuluş Savaşı sonrası kazanımlarımızdan en büyüğü bağımsızlık ve özgürlüğümüzdür. Sonrasında ise; halkının egemenliğine, halkın iradesine dayalı bir yönetim şekli olan “Cumhuriyet” tir.
96 yıl önce 29 Ekim 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Cumhuriyet ilan edilmiştir. Türkiye’nin yönetim biçimi Cumhuriyet olarak kabul edilince devletimizin adı da Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Türk halkı için Cumhuriyet Bayramı, milli birlik ve beraberliğimizin, toplumsal dayanışmanın üst düzeye çıktığı bayramlarımızdan biridir.
Birinci Dünya Savaşından sonra ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Ulusuna güvenen Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da bir gurup arkadaşlarıyla vatan savunmasını başlatmak için Samsun’a geldi. Erzurum ve Sivas’ta kongreler yaptı. Mustafa Kemal Paşa bu kongreler vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığından asla ödün vermeden gerçekleştirilen üstün milli irade örneğinin sergilendiği bir nitelik taşıyarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna zemin hazırlamıştır. “ demiştir.
Bin bir zorluk ve yokluklar içinde Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması sonucunda Cumhuriyet kurulmuştur. Cumhuriyetin kurulması tek başına ulusun kalkınması, aydınlanması için yeterli değildi. Asıl çalışma şimdi başlıyordu. Bu amaçla art arda her alanda yenilikler yapılmaya başlanmıştır. Siyasi alanda, toplumsal alanda hukuk alanında eğitim ve kültür alanında ve ekonomi alanında birçok yenilikler yapılmıştır.
Yapılan yeniliklerin temelinde insanlığa saygı, insanlığa hürmet, herkesin birey olması, soru sorması, sorgulaması, “ Yurtta ve dünyada barış” için duyarlı olması, haklarına sahip çıkan bilgili bireylerin yetişmesi gibi değerler yatmaktadır.
Oysa biz 19 Mayıs, 23 Nisanları, 29 Ekimleri sadece bayram kutlamaları olarak gördük. Anlam katamadık. İçi boş kaldı. Mustafa Kemal’in yaptıklarını okuyup değerlendiremedik. Oysa yaptığı devrimler sayesinde Atatürk tüm insanlığın ortak paydası olmuştur. Bu nedenle UNESCO (Birleşmiş Milletler, Bilim ve Kültür Kurumu) 1981 yılının tüm dünyada “ Atatürk Yılı” olarak anımsanmasına (Atatürk’ün doğumunun 100. Yılında) karar verilmesi ile ilgili önergede şöyle demişti: “Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı birçok projenin isim babası Mustafa Kemal’dir. “UNESCO152 ülkenin oy birliği ile yapmış olduğu ve dünyaya dağıtmış olduğu Atatürk tanımlaması şöyledir:
“Atatürk:
Uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi, olağanüstü reformlar gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk lider, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk, din, dil, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.”
Daha güzel anlatılamazdı. Yıllarca Cumhuriyeti anlatırken çocuklarıma Cumhuriyet özgürlüktür, bağımsızlıktır, uygarlıktır, çağdaşlıktır dedik. Aynı zamanda Cumhuriyet ışıktır, sevgidir, saygıdır, danstır, baledir, sanattır, resimdir, heykeldir, müziktir diyebildim.
“Yüz binlerce şehidin adıdır Cumhuriyet! “ diyebildim.
Sevgi, özgürlük, eşitlik, kardeşlik, barış tohumlarının ekildiği, kin ve nefretin ortadan kalktığı aydınlık bir Türkiye’de nice 29 Ekimle bayram sevinciyle hak ettiği şekilde kutlamak dileğiyle…
Sevgiyle kalın…