Köşeme 'Kan acil değil sürekli ihtiyaçtır' cümlesiyle başlamak istiyorum. Şehrimiz Güneydoğu’nun ve Türkiye’nin birçok alanda marka kenti olmasına rağmen aslında en önemli eksikliğimizin kan bağışındaki hassasiyette olduğunu görüyorum. Hassasiyetin eksik olduğundan bahsederken bir de bu işe kış şartları eklenince durum hepten çıkmaza giriyor. Günlük yapılması gereken kan bağışları geçtiğimiz günlerde yüzde 50 oranlarında düşüş gösterdi. Toplanan kan bağışlarının artmaması durumunda ise hastanelerde ameliyatların ertelenebileceği gündeme gelmişti. Tekrar söylemek istiyorum kan acil değil sürekli ihtiyaçtır. Şu şehirde hastanelerde bir ameliyatın bile ertelenmesi demek hayati bir durumun söz konusu olduğuna işarettir. Kan bağışında toplumsal hassasiyeti arttırmak adına çoğu kurum ve kuruluş kendi üzerine düşen görevi yerine getirmeye çalışırken benim özellikle takdir ettiğim ve kutlamak istediğim bir kurum ve başkanı var. Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım Beyi bu konuda tebrik ediyorum. Kan bağışı konusunda çok hassas. Tüm kurum çalışanlarını da bu hassasiyete davet ediyor. Gaziantep’in böyle toplumsal kampanyalara ihtiyacı var. Ticaret Odamız ve Başkanı Tuncay Bey bu hassasiyeti yakalamış durumda. Dilerim ki kana her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyulan şu günlerde toplumsal hassasiyet üstlenen kurum ve kuruluşların en önemlisi de kendi vatandaşlarımızın hassasiyeti artış gösterir. Verdiğimiz her kan unutmayalım ki bir can demektir. Kimse banane ben vermeyeyim ne de olsa başka biri benim yerime verir demesin. Gün gelir bizim için de birileri banane diyebilir. Bu yüzden verdiğimiz kan sanki aileden birisi için çok acil bir durummuş gibi düşünülerek gönül rızasıyla verilmelidir. Bu konuda tüm kurum ve kuruluşlarımızı toplumsal hassasiyet oluşturulması kapsamında kızılay kan bağış merkezlerine davet ediyoruz. Kalın sağlıcakla.