46 yıllık meslek hayatımın son 20 yılını GKV Özel Okullarında sınıf öğretmeni olarak bu yıl noktaladım. Eğitim adına çok şey söylenip de çok az icraatların yapıldığı yıllar geçirdim. Öğretmenlik adına kurumsal bilgilerle donatılıyoruz. Oysa sınıf ortamını yaşamadan hiçbir bilgi çocuklara öğretilemez. Son zamanların dillerden düşmeyen ‘Nesiller ayrılıyor’ ‘Kuşak Çatışmaları’ sözlerini alfabemizin son harflerini çağrıştıran X Y Z kuşağı diye adlandırıyor araştırmacılar.
Çocuklarla kurulan iletişimin sağlıklı olabilmesi zamanı ve getirilerini anlamakla mümkün. Kuşak belirli bir dönemde doğan insanların bir dönemin kültürel ve sosyal yapısını vurgulamak için kullanılan bir terimdir. Yapılan araştırmalara görev kuşak özelliklerine kısaca değinmek istiyorum. 1925 -1944 (sessiz kuşak/gelenekselciler) Büyükannelerimiz – Büyükbabalarımız bu dönemin insanlarıdır. Bu nesil, tüm dünyadaki ekonomik bunalımdan , kıtlıktan, yokluktan, işsizlikten etkilenerek büyümüşlerdir.
1946-1964 (Bebek patlaması) Bu yıllarda nüfus patlaması yaşanmıştır. 2. Dünya Savaşı bitmiş, ekonomik yönden rahatlama başlamış, politik, ve siyasi değişimler yaşanmıştır. Teknoloji hızla ilerlemeye başlamıştır. Eğitim açısında öğretmeni yaşamlarının merkezine koymuşlar, öğrenme tercihlerini soru- cevap geri bildirim ve derse katılımdır.
X Kuşağı 1965- 1979: Bu dönem çocukları ekonomik durgunluğa, petrol krizine, globalleşmeye, teknolojinin hızlı gelişimi sonucu, yeni icat ve buluşlara ve bu buluşlara uyum sağlamaya çalışmışlardır. X Kuşağı pek çok dönüşüm yaşamış ve küçük yaşlarda televizyonla tanışmışlardır.
Y kuşağı 1980-2000 (milenyum kuşağı): Çekirdek ailede yetişmiş ilgi odağı olmaya alışmış bireylerdir. Hayattan beklentileri yüksektir. Kuşaklar arası farklılıkların en çok yaşandığı nesildir. Kendilerini beğenir ve güvenirler.
Y kuşağı teknolojiyi çok iyi kullanırlar 5-6 yaşlarında bilgisayar ve akıllı telefonla karşılaşmış internet oyunları ile büyümüşlerdir. Eğitim yaşamlarında çok fazla sınava girdiler. Dershaneler özel öğretmenler bu dönem çocuklarında çok fazla strese ve kaygıya sebep olmuştur.
Z kuşağı (Kristal Kuşağı): 2001 yılından sonra doğan bireylerdir. Henüz iş hayatına atılmadılar bu nesil internet teknolojisinin kucağında doğdular. Oyuncak yerine ipadlarla büyüdüler. Yemek yerken ellerinde akıllı telefonlar var. Aileler bu durumla nasıl başa çıkacaklarını bilemiyorlar. Bu nedenle çabuk tüketen her şeyden çabuk sıkılan bir nesil. Fakat internet ile fazla haşır neşir olduklarından aynı anda birden fazla konuyla ilgilenme yeteneklerinin gelişeceği söyleniyor.
Aileler aşırı korumacı, sokak oyunları yok. Fiziksel olarak yalnızlar. Dikkat ve konsantrasyon sorunu yaşıyorlar. Eğitimde ezberi sevmiyorlar, oyun haline getirildiğinde daha kolay öğreniyorlar. Yaratıcılıklarını ortaya koymayı seviyorlar. Bağımsız karar verip sonuç odaklı hareket ediyorlar. En büyük sorunları teknolojinin eğlencesinden kopup ders çalışmak gibi görünüyor. Bu durum okul başarısının düşmesine neden oluyor. İnternet bağımlılığı kavramı Z kuşağı çocukları için kullanılıyor. Klasik eğitim anlayışı onlar için uygun görülmüyor.
Z Kuşağı çocukları araştırmayı, sunum yapmayı seviyorlar. Türkiye nüfusunun yüzde 18’ini oluşturan ve daha sonra doğacakları da düşünerek bu nesil için eğitim alanında köklü değişikliklere gidilmesi şart gibi görünüyor ne dersiniz?