GİRİŞ

4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan kişiler 24 ve 25 maddeye göre veya işçi ile işveren arasında yapılan mutabakata istinaden iş sözleşmeleri sonlandırılmaktadır. İş akdinin son bulması sonucu işçi ile işveren arasında maddi açıdan alacak verecek kalmadığına dair sözleşme imzalanmaktadır. Yapılan işleme ibra sözleşmesi denilmektedir.   

İbra, kelime anlamı olarak “aklama” veya “temize çıkarma” manasına gelmektedir. Çalışma hayatında ibraname ise; işçinin işten ayrılırken yasal alacaklarını tamamını aldığı ve işverenden alacağı kalmadığına ilişkin imzaladığı belgedir. 

İş sözleşmesi yani işçi ile işveren arasındaki anlaşma farklı nedenlerden dolayı sona erebilmektedir. İş sözleşmesinin sona ermesi sonucu işçi ile işveren arasında ibra sözleşmesi durumu ortaya çıkmaktadır. İbra sözleşmesi bir nebze iki tarafında birbirini aklaması olayıdır. 

Genel olarak İş Kanunları zayıf olan tarafı korumaya yönelik düzenlenmiştir. İş sözleşmelerinde zayıf taraf ve korunması gereken işçidir. Bu nedenle, iş akdi feshi ve ibra sözleşmelerinde Yargıtay kararlarında genelde işçi lehine hüküm verdiği göze çarpmaktadır.   

İbraname, işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesinden dolayı, işverenden kıdem, ihbar tazminatı, mesai ücreti, yıllık izinli ücret ile maaş vb. tüm alacaklarını aldığına ve işverenden başka bir alacağı kalmadığına gösteren belgedir. 

İbra Sözleşmesi hakkında iş hukukumuzda bir düzenleme bulunmamaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanunlarda İbra Sözleşmesiyle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununda da böyle bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Kanunun bu boşluğundan yararlanmak isteyen işverenler tarafından üzerine tarih yazılmadan kullanılan veya işçi işten ayrılmadan yapılan sözleşme olarak kullanılıyordu. Ancak, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe Türk Borçlar Kanununda ibra sözleşmesinin geçerlik şartları belirlenmiştir. 

TÜRK BORÇLAR KANUNA GÖRE İBRA SÖZELŞEMESİNİN GEÇERLİK HALLERİ     

 Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmeden önce ibra sözleşmesiyle ilgili hükümler Yargıtay Kararları göre düzenlemekte idi. İbra Sözleşmesine ilişkin örnek Yargıtay Kararları;

İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmesi geçersizdir. (Yargıtay 9. HD 15.10.2010 gün, 2008/41165E, 2010/29240 K.)

İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez (Yargıtay 9.HD. 5.11.2010 gün, 2008/37441 E, 2010/31943 K).

İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 26.10.2010 gün, 2009/27121 E, 2010/30468 K). Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez. 

Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır (Yargıtay 9.HD. 27.06.2008 gün 2007/23861 E, 2008/17735 K.). 

Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır (Yargıtay HGK. 21.10.2009 gün, 2009/396 E, 2009/441 K).

İbra Sözleşmesi hakkında Yargıtay’ın Türk Borçlar Kanunundan öncesinde vermiş olduğu kararlarda bazı ilkeleri prensip olarak belirlediği görülmektedir. Yargıtay Kararlarında zayıf olan taraf olan işçinin korunması, nedensiz yere yapılan ibra sözleşmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmesinin geçersiz olduğunu belirtmektedir. Bu tarz yapılan ibra sözleşmelerini geçersiz saymıştır.

01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunun 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir. Türk Borçlar Kanununda ibra sözleşmesi için şekil serbestisi getirmiş olup, bu serbesti işçi ve işverenle ilgili durumda aynı Kanunun 420 inci maddesinde daraltılmıştır.

Türk Borçlar Kanunun 420 inci maddesi; Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşul geçersizdir.

İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.

  İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına uygulanır. Hükmündedir.    

İBRA SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI

İbra Sözleşmesi yazılı olmalıdır. İşçi ve işverenin sözlü olarak anlaştık ifadelerinin geçerliliği olmayıp mutlaka yazılı yapılması gerekmektedir. 

Taraflarca imzalanan ibra sözleşmesi, işçi işten ayrıldıktan bir ay sonra yapılması gerekmektedir. Bir aylık sürenin konulmasında 4857 sayılı Kanunun 19 uncu maddesindeki feshe itiraz bakımından hak düşürücü süre dikkate alındığı, feshi izleyen bir ay içinde işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır. 

İşçi işten ayrıldıktan bir ay sonra ibra sözleşmesinin yapılması, işçinin alacaklarının ifasının bir ay gecikmeli ödeneceği anlamına da gelmemektedir. Başka bir deyişle, işçinin fesihle birlikte güncel halen gelen alacakların (Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı ve Diğer alacakların) bir ay ertelenmiş değildir.

Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız yapılması şarttır. İş akdi fesh edilen işçiye muaccel hale gelen alacaklarının tamamının ödenmesi gerekmektedir. Yani Kıdem Tazminatın ödenmesi, yıllık ücretli izin tutarlarının ödenmemesi gibi durumda sözleşme geçersiz olmaktadır.

Ödemenin banka aracılığıyla yapılması şarttır. Banka ödeme zorunluluğu ödemenin ispatı sorununu ortadan kaldırmaktadır.

İbra sözleşmesine istinaden yapılan ödemelerin eksik yazılması, başka bir belge ile ödenmesi gibi durumlarda yapılan işlemler makbuz hükmündedir. Bu itibarla, ibra sözleşmesi eksiksiz yapılması ödemenin banka aracılığıyla tam ödenmesi gerekmektedir.

 

İşveren ile işçi arasındaki iş sözleşmesinin sona erdiğini gösteren ibra sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girdiği tarihe kadar farklılıklar arz etmekte idi. Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle ibra sözleşmesi yasal bir dayanağa dayandırılması ve geçerliği çok sıkı şartlara bağlanmıştır.