“İnsanlık sorumluluk duygusu ile başlar” demiş Ahmet Hamdi Tanpınar. Hep söyler dururuz “Aman bu çocuğa sorumluluğu veremedim veya başa çıkamıyorum ne yapsam çocuk sorumsuz” şikâyetler uzar gider. Nedir sorumluluk? Bakalım sözlük anlamları nedir sorumluluğun.
Sorumluluk: kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirmesi gereken yükümlülüklerine zamanında yerine getirmesi zorunluluğudur. Sorumluluk karakterin en önemli öğelerinden biridir (VİKİPEDİA)
Sorumluluk: bireyin topluma uyum sağlaması, üzerine düşün görevleri yerine getirmesi, kendine ait bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, başkalarının haklarına saygı göstermesi ve kendi davranışlarının sonuçlarına sahip çıkabilesidir. Diye çok güzel özetlemiş.
Bu tariflere bakıldığında bir günde öğrenilecek bir şey olmadığını görüyoruz sorumluluğun… o zaman şikayet etmek hakkımız var mı? Hayır tabi ki… ne bir günde öğrenilir ne de sonradan kazanılır… sorumluluk almak, empati kurmak, sorun çözebilme becerisinin gelişmesi, davranışların sonuçlarına sahip çıkmak, başkalarının haklarına saygı göstermek… bunlar erken çocukluk dönemi denilen 0-8 yaş arasında gelişir.
Bu nedenle aile içindeki kurallar, bu kurallara uyma, anne- babanın rol model olmaları çok önemli. Bu kurallar çocuğun uyabileceği, yaparken zorlanmayacağı (Daha doğrusu yaş gruplarına göre) kurallar olabilir. Çocuğun odasını toplaması, pijamasını katlaması, okul çantasını hazırlaması, masayı hazırlarken yardım etmesi, tabağını kaldırması gibi… bu sorumluluklar aidiyat duygusun geliştirir. Ailenin bir parçası olduğunu, birbirlerine yardımcı olma sorumluluğunu getirir.
Bakkaldan ekmek alması, marketten alınacakların birlikte taşınması yemek yaparken sebzelerin yıkatılması yapabiliyorum, başardım duygusu kendilerine güvenlerini arttırır.
Çocuklar bir şey yapmak istediklerinde izin verin. Sonuçları iyi veya kötü olabilir. İyi olursa başarmanın zevkini yaşar, kötü olursa aldığı sorumluluğun sonuçlara katlanmayı öğrenir.
Sorumluluk verirken rol model olun diyoruz. Nasıl mı? zaman zaman çocuklarla sohbet ettiğimizde evdeki iş bölümüne gelir sıra. Nasıl yardımcı oluyor anne – babalar birbirlerine diye sorarız. Çoğunlukla anne- babası çalışan çocuklardan şikayet gelir. Babam eve gelince pijamasını giyer, kumandayı alır, televizyon başına geçer. Anne yemek hazırlar, sofrayı kurar, yoğunluktan canı çıkar.
“Peki babanız yardım etmiyor mu? Dediğinde “Nerede” diye cevaplarlar. Bir başka çocuk “Babam masayı hazırlar, annem yemekleri ayarlar. Hep beraber sofraya otururuz” der.
Biz evdeki sorumlulukları paylaşırsak çocuk örnek alarak büyür. Çocukları adam yerine koymalıyız. Onlar güçsüz yapamaz diye sorumluluklarını ellerinden almamalıyız.
Sorumluluklarımız sadece aileye ve kendimize karşı değildir. Başkalarına karşı olan sorumluluklarımız çevreye ve vatanımıza karşı olan sorumluluklarımızı da öğrenerek büyümeli çocuklarımız.
Kendimizi sevmek, ailemizi sevmek, çevreyi ve doğayı sevmek nasıl sorumluluk gerektiriyorsa vatanımızı sevmek, değerlerimizi önemsemek de sorumluluk gerektiriyor.
Kendimize ait sorumluluklarımız deyince vücudumuzu hastalıklara karşı korumak, kendimizi faydalı bilgilerle geliştirmek, sevgi, saygı ve iyi duygular edinmek vs. bunlar bize başarının kapılarını açar.
Başkalarına karşı sorumluluklarımız ailemiz ve öğretmenlerimize, komşularımıza, arkadaşlarımıza karşı olan sorumluluklardır. İnsanlar toplumun içinde yaşar. Yaşlılara saygı göstermeyi değerlerimize önem vermeyi hoşgörülü olmayı da sorumluluk içine almalıyız.
Çevre sorumluluğu derken; yaşadığımız çevreyi temiz tutmak, tüm canlıları ağaçları korumak çevreyi kirletenleri uyarmak gibi de sorumluluklarımız olduğu unutulmamalıdır.
Kısaca “ sorumluluk” deyip geçmemeli. Sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek için çaba göstermeliyiz. Sorumluluk sahibi bireyler kendi kararlarını verir, kararlarını alırken var olan kaynaklardan yararlanır toplumun değer yargılarına önem verir. Başkalarının haklarına saygı gösterir. Vatanına milletine ailesine faydalı bir insan olur.
Sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek dileğiyle sevgiyle kalın.