Yine bir 23 Nisan haftasındayız. Çocukluğumdaki heyecanı duyuyorum içimde… Camın arkasından, balkonlardan öteye gidemediğimiz şu günlerde Ulusal Egemenliğimizin 100. Yılını coşkuyla, heyecanla kutlayamamanın üzüntüsü ile uyanıyorum her güne..

Ta… Çocukluğuma gidiyorum… Üçüncü sınıf öğrencisiyim… Okulda ve evde günler öncesinden heyecanlı çalışmalar başladı bayram için. Annem rahmetli telaşla bana yavrukurt elbisesi dikmeye çalışıyor. İlk defa önlük dışında bir kıyafetle çıkacağım bayrama. Bir de trampet çalacağım. Okulda trampet eşliğinde yürüyüş çalışmaları, marşlar…. Öğretmenlerimiz düzgün adımlarla yürümemiz ve marşlara doğru söylememiz için çaba sarf ediyorlar.  Bir yandan şiirler ezberleniyor, sınıf süsleri hazırlanıyor. Bayramda bende şiir okuyacağım, heyecanla ezberlemeye çalışıyorum.

(Hala ezberimde) Orhan Şaik Gökyay’ın bir şiiri.

'BU VATAN KİMİN

Bu vatan toprağın kara bağrında,

Sıra dağlar gibi duranlarındır.

Bir tarih boyunca onun uğrunda

Kendini tarihe verenlerindir.'

………

Bayram sabahı heyecanla kalktık, koşarak okula ulaştık kardeşimle… Bayram yerine (Tören alanına) yürüyerek marşlar söylenerek gidilirdi. En önde şanlı bayrağımız, sancağımız, arkasında Atatürk Portresi taşıyan iki öğrenci, trampet ekibi sonra milli kıyafetli (yöresel) kızlı-erkekli bir gurup öğrenci sonra ütülü kolalı beyaz yakaları siyah önlükleri ile pırıl pırıl giymiş öğrenciler… Kızlar mutlaka saçlarına beyaz kurdele takmalı. Beyaz çorap giymeliydi. Tören alanına gelince önce gür sesle istiklal Marşımız yine ardından Andımız söylenir… Söylerken çocukların göğsü kabarır. Atatürk’ün kendilerine armağan ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için minnet duygularını ifade ederlerdi sanki…

Okul müdürü bayramın anlam ve önemini anlatan konuşma yapar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle bitirirdi.  Atatürk diyor ki: “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu milletin ve devletin başında hiçbir kuvvet, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır o da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır o da milletin kalbi vicdanı ve mevcudiyetidir.” Alkışlar, alkışlar… sıra şiirlerdedir. Kalbinde bir kuş varmışçasına pır pır uçarak kürsüye çıktım. Şiirimi büyük bir heyecanla okudum. Kalbim durdu sandım. Atam için bir şeyler yapmıştım… Öyle bir 23 Nisan kutladık ki… Görmek, hissetmek, yaşamak gerek. Yalnız çocuklar değil tüm halk ruhlarında hissederek kutlardı. Çocuk sesleriyle coşar, doğa bir kez daha canlanırdı. Şimdiki gibi mikrofonlar yoktu ama çocukların gür sesi marşları söylemeye yeter, coşkuları yeri göğü inletirdi…

Öğretmen olduğumda aynı duyguları paylaştım. Piesler hazırladık, marşlar öğrettik, milli duyguları doyasıya yaşamalarına öncülük ettik.

Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncesinde “Çocuklar geleceğin güvencesidir” onlara duyduğu büyük bir güvenin ifadesi olarak Cumhuriyetin temelinde önemli bir atılım olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış günü olan 23 Nisan 1920’yi bayram olarak çocuklarımıza armağan etmiştir. Cumhuriyetimizin bekçisi olan çocuklarımızı Atatürk’ün temel ilkeleri ve aydınlanma bilinci ile yetiştirerek tarihimizin gurur dolu geçmişini öğrenmeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin devamı için önemlidir. Milli Mücadelede 7’den 70’e herkes emek vermiş birlik, beraberlik ve dayanışma içinde kazanılmıştır. O nedenle milli bayramlarımız bizim için ulusça vatan sevgimizin birlik beraberliğimizin perçinlendiği günlerdir. Aydınlanma yolunda çocuk ben, öğretmen ben, 46 yıldan sonra emekli ben…

Dünyamızın, ülkemizin zor günler yaşadığı şu günlerde birbirimize kenetlenmenin ifadesi olarak Balkonlardan, sosyal medya üzerinden çeşitli etkinliklerle her evde kutlanmasını diliyorum. Camlara resimler asılarak, balkonlarda bayraklar… İstiklal Marşımızı haykırarak söylemek…  Sunay Akın” 23 Nisan çocuklara armağan edilmiş bir kar küresidir” der. Bu bayramı çocuklarımıza ‘Kar küresi’ güzelliğinde yaşatmaya ne dersiniz…23  Nisan millet olma günüdür. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” Mustafa Kemal Atatürk. Sevgiyle kalın.