Başımızın tacı dediğimiz kadınlar tarihin her döneminde var olma çabası içinde olmuştur. Her zaman erkeğin yanında ona güç vermeye yardımcı olmaya çalışmıştır.

Aslında Türklerin çok eski tarihine bakınca kurdukları her devlette asker, devlet adamı gibi pek çok kadın lidere rastlamak mümkündür. Kurtuluş savaşında pek çok kadınımız erkeğinin yanında Milli Mücadele Savaşı vermiştir. Halide Çavuş, ( Halide Edipadıvar), Kara Fatma, Yirik Fatma, Halime Çavuş, Nene Hatun,  Çete Emir Ayşe, Nezehat Onbaşı bunlar olanlardan bazıları. Saygı ve minnetle anıyorum.

Çağdaşlaşmanın, aydınlanmanın gereği olarak TBMM de 17 Şubat 1926’da Türk Medeni Kanunu kabul edildi. Kadına verilen önemin bir kanıtıydı sanki…

Medeni Kanunun getirdiği yeniliklerin başlıcalar:

  • Aile Hukukunda kadın erkek eşitliği sağlandı.
  • Resmi nikah ve tek kadınla evlilik yasası kabul edildi.
  • Kadına da boşanma hakkı verildi.
  • Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
  • Mahkemelerdeki şahitlikte kadın erkek eşitliği getirildi.
  • Kadınlara istediği mesleğe girebilme hakkı tanındı.
  • Boşanma durumunda çocukların hakları güvence altına alındı.

Tam 93 yıl önce biz kadınlar bu haklara kavuştuk. Peki biz haklarımızı biliyor muyuz?

Daha doğrusu biz kadınlara verilen hakları koruyabiliyor muyuz? Hayır tabi ki…

Medeni Kanuna 1 Ocak 2002’de ek düzenlemeler yapılmıştır. Medeni Kanunun yeni şekli ile kadın erkek eşitliğini gözeten, cinsiyet ayrımcılığına son veren, kadınları aile ve toplum içerisinde erkeklerle eşit kılan, kadın emeğine değer veren bir düzenlemedir.  Sorumun cevabını neden mi hayır?

Koruyamıyoruz, sizlerin de her gün şahit olduğu cinayetler yüzünden… Boşandığı için veya boşanma isteğinde bulunduğu için . Gün yok ki bir kadın öldürülmesin, darp edilmesin, tecavüze uğramasın. Anamız, kız kardeşimiz, eşimiz, kızımız olan kadınlarımız… Halamız, teyzemiz, yengemiz olan kadınlarımız…

Kadın olduğumuz için yalnız gezemez, hak etti, susmasını bilmedi denilen kadınlarımız… başı açık, başı kapalı diye siyasete alet olan kadınlarımız…

Biz artık hırpalanmak, aşağılanmak, tecavüze uğramak, öldürülmek istemiyoruz. Korku ve utanç içerisinde yaşamak istemiyoruz. Eşimizin, işimizin, çocuklarımızın sahibi olarak, erkeklerle birlikte özgürce yaşamak istiyoruz. Değerlerimize, kültürümüze, vatanımıza, milletimize sizlerle birlikte yan yana eşit şartlarda sahip çıkmak istiyoruz.

Gazi Mustafa Kemal’in şu sözlerini dikkatle okuyalım lütfen.

“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mükerreftir. Kabul müdür ki bu kütlenin bir parçasını ilerletelim. Ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin. Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin” Bu dünya kadın ve erkeklerin el ele vererek cennete çevireceği bir yer olduğu sürece mutlu çocuklar, huzurlu gençler yetiştirebiliriz. Kadına değer vermeyi başarmak hepimizin görevi. Kadına cinsiyet ayrımı yapmadan insan olarak bakmayı öğrenebilmemiz dileğiyle… Sevgiler …